Huzursuzluğumun Kamçısı
Yaşadığımız ülkede insanların okumadığı ve düşünmediği konusunda şikayetçi oluruz çoğu zaman fakat fark ediyorum ki okumak ve düşünmek de tek başına bir şeyler için yeterli olmuyor. Spinoza eksik felsefenin insanı inançsız yapabileceğini fakat yeterli miktarda felsefenin insanın inancını kuvvetlendireceğini söylüyor. Spinoza gibi dindar olmaya niyetim yok. Fakat insanın tanrı olmasa dahi bir şeylere inanma isteği olduğunu düşünüyorum. Okunan ilk kitap insanın aklına sorular düşürmeye başlar, ikinci kitap yeni sorularla ilk kitabı destekler, üçüncü kitap da huzurunuz iyice kaçar, okuduğunuz her cümle sonrası yeni sorunlarla karşılaşıyorsunuzdur. Bu sorunlarla nasıl yüzleşilir. Üç kitabı bitirip yeni sorular istemediğiniz için okumaya ara verirseniz o üç kitabın içerisindeki sorular sizin peşinizi bırakmayacak ve aklınızı kemirmeyi sürdürecek fakat dördüncü ve sonraki kitaplar yeni sorular üretmeyi sürdürerek başlangıçta aklınızı kemiren sorulara onları geçiştirmeye yetecek kadar cevaplar verecek. Çünkü yüzlerce sorunla aynı anda yüzleşemezsiniz. Yeni sorular sormaya başladıkça bazı sorular arka planda kalmalı. Bir kere soru sormaya başladıktan sonra bunun geri dönüşü olmayabiliyor. Fakat Spinoza gibi üç kitapla yetinmeyip soruların devamını getirdiğiniz zaman bu huzursuzluğunuzun seviyesini belli bir noktada tutmaya yarayabiliyor. Madem bu huzursuzluk çukuruna düştük bu çukurun iplerini elden bırakmayarak okumayı sürdürmeli. Ben şu an Albert Camus’un Başkaldıran İnsan kitabını okuyorum. Kitap uzun zamandır kafamı kemirmeyi sürdüren sorulara cevap arıyor. Sorduğum sorulara bir yandan bulmanın mutluluğu huzursuzluğumu kamçılayabilmemi sağlıyor. Sırayahangi kitabı koymalıyım henüz emin değilim. Kitabı bitirmeden karar verip kitabı temin etmeliyim. Yazdıklarımı okumuşsanız ve bir öneri sahibi iseniz benimle paylaşmanız huzursuzluğumu kamçılayabilmem konusunda fazlasıyla yardımcı olacaktır.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder